10 Eylül 2013 Salı

Ben boyamam,bulutlarım- Crossing the Bridge.

İstanbul'u da gördük.
Yeni bir şehre başladık.

Bu sefer farklıydı. En azından İzmir'in hayal kırıklığından farklı. Yanımda Kardelen vardı, ağır yalnızlık yaşamadım bu yüzden. Hatta Kardelen'in yanımda olmasından mütevellit yeni bir şehir değil de bir şehrin devamı gibi geldi. Tabi Orhan Veli bana sürekli "İstanbuldasın" diye hatırlattı.

İstanbul'a giderken önyargıyla gitmiştim. İstanbul'u kalabalık,gürültü,kirlilik olarak düşünmüştüm. MUTLUYUM ÇÜNKÜ YANILMIŞIM.

Öğleye doğru vardım İstanbul'a. Beşiktaşta bir şeyler yeyip okuluma geçtim. Okulun ana girişinden girmemle şu manzarayı görmem çok gözyaşartıcı bir olaydı. Çünkü beklentilerimin çok çok üstündeydi. Çünkü yeşil ve mavi. Buranın İstanbul oluşu. Hala inanamıyor gibiyim. Bu kadar tatlı yerde okuyacağım. Çünkü boğaziçili olmak bunu gerektirir.
KAZANAMAYANLAR DÜŞÜNSÜN. DKJFHGJSKLFDHGKJSDLJFGJLFD
İstanbul'u sevmeye başlamamın en büyük nedeni.
Okul kayıt günü bir kulübe üye oldum. Çevre kulübü. Vegan insanlarla tanıştım. Hatta içlerinden birini "arkadaş"ım olarak görür gibi oldum. Sadece oldum ama. Sonra "arkadaşlık" kavramının benim için çağırıştırdıklarını hatırlayınca vazgeçiş. Ama bu sefer insanlar arasında çok ruh gibi davranmadım. Çünkü beni anlayabileceklerini düşündüm. Onlar da bana samimi davrandılar. Öyle bir samimiyet ki standa slogan bile hazırladım.
Okulumun merdivenleri de rengarenk.
Arkadaşlar gökkuşağı ve LGBT bayrağını birbirinden ayıralım lütfen. Çünkü bir şeylerin sembolikleşmesinden nefret eden biri olarak bunu da onaylamıyorum. Gökkuşağını böyle sembolikleştirmeyin. Zaten yeterince gereksiz sembolik bayrak var. Evet, gökkuşağını hepimiz sevebiliriz, çünkü içinde birbirinden güzel renk var. Ama bu kadar güzel bir doğa olayını neden kurumsallaştıralım ki? Zaten insanları homo hetero trans diye ayırmak saçma değil mi? İnsan insandır, birinin cinsel yönelimi neden insanları bu kadar ilgilendiriyor? İsteyen ilgi duyduğu biriyle,cinsiyet ayırt etmeksizin birlikte olabilir. Zaten iki insan arasında duygular olduktan sonra cinsiyet çok büyük bir şey ifade etmiyor. Ama buna rağmen insanların pride yürüyüşü yapmasına anlam veremiyorum. İnsanın cinsel kimliği gurur duyulacak ya da utanılacak bir şey değil. Bunu bu kadar büyütmeyin. Gökkuşağını da (bizzat dışlandığını düşünenler tarafından) yapılan ayrıma  alet etmeyin. Çünkü ben üzülüyorum.
 Şu dediklerimden homofobik olduğumu çıkaran olacak mı çok merak ediyorum. 
****

Tabi birde bunun crossing the bridge olan bölümü var.
BULUTLAAAAAARRR!!

Denizi izlemek ve Kafka okumak arasında kalmış Ali
temalı fotoğraf.
 Kadoköy'ü çok sevdim. Gerçekten sevdim. Avrupa yakasına nazaran daha sakin,daha sevimli. Adım başı bir sahafa rastlamak,güzel şiirler,marmara denizi...

Moda'da gezinirken merdiven boyama olayına denk geldik. Daha doğrusu önce merdiven ve boya gördük sadece. Boyaların yanına gittik birinin kapağını bir açtım mavi. "Enee mavi hadi boyayayım" dedim. Kimseye sormadan aldım rollerı elime bir basamağı boyadım. Sanki "biz bunları bıraktık,isteyen boyasın kafasına göre" demişler gibi. o sırada bir kız geldi yanımıza. "Bize katılmak ister misiniz?" dedi. Bende "Zaten boyadım ki ben. Mavi" dedim. "Biz işte öyle direkt boyamayacağız, önce temizleyip sonra boyayacağız isterseniz yarım saat sonra başlayacak" dedi. Kadıköyün merdivenlerini maviye boyamak. Daha ne isterim ki. 

Yarım saat sonra dönünce belediyeyle ilgili sorunlardan ötürü başka yeri boyamaya karar vermişler. Oraya gittik. Önce çok insan var diye bir vazgeçiş yaşadım, sonradan insanların bazıları gitti. Kimisi bıraktı,ortalık sakinleşince aldım maviyi elime önce basamakları boyadım. Tabi tatmin etmeyince yaratıcılığımı kullandım. ÇÜNKÜ BEN BOYAMAM,BULUTLARIM. 
(also known as: Ali bulutu)
Olur da Moda'da bir merdivenden sahile inerken görürsünüz (griye boyanmazsa) kafanızı göğe kaldırın. Hatta göğe bakma durağınız olsun orası.

Birde şu hoşuma gitti, ütopya içindeki distopya tarzında bir şey olmuş. 

Güzel İstanbul. Güzel. Bir şehri sevmeye başlamış olmak. 


-FIN-