Güzelce kahvaltımı yapıp çıktım evden. Zaz dinlerken otobüsü bekledim. Otobüse binince Coldplay'in Parachutes albümünü dinlerken kitap okumaya başladım. Kafamı kaldırdığımda inmem gereken durağa varmıştı otobüs.
Smsim dün gece bitti. Kontörüm olmadığı için sms yapamadım. "Neyse zaten yarın kursa giderken elbet bir market görürüm,yüklerim" diye düşündüm. İndim Groseri'ye girdim. Kredi kartı olmadan nakit yükleyişlerde 20 liraya yüklüyorlarmış. BİM böyle mi? 7lira yüklüyordum ne güzel. Bu çevrede de BİM yok ki yükleyelim.
Karşıdan karşıya geçip kursa doğru yürürken BİM olsaydı da yükleseydim. Zaten kursta sıkılıyorum. Derken bir baktım karşı köşebaşında BİM tabelası. İmana geldim bir anda. Bim'in allahla bir bağlantısı var. Ya da ben erdim,bilmiyorum.
Ardından kursa geçtim. Dişlek hatun gelmedi derse bugün. Yoktu yani. Bekledim. Gelmedi . Yok yani sıkıcı geçti bu yüzden kurs. Tam otobüse bindiğimde Merve aradı. Dün görüşme planı yapmıştık zaten. Buluşacağımız yerde indim bende otobüsten. Onu beklerken bulutları izledim.
Bulutları izlemek benim için terapi yöntemi. Herkes simsiyah yollara bakarken mavi gökyüzünün farkında olmak.. Huzur.
O sırada meteorolojinin günün belirli saatlerinde arkalarında sahte bulutlar bırakarak gökyüzünde süzülen uçağını gördüm. Bulutların içinden geçiyordu. Bulutların yanındaydı!
Tamda bu olayı yaşamıştık dün Kardelen'le beden dersinde. Birlikte bulutları izlerken bir uçak geçti. Sanki biraz daha yükselse bulutlara değecekmiş gibiydi. İlerledikçe bulutlara yaklaşıyor gibiydi ama bulutların yanına geldiğinde içinden geçmedi. Trollendik bir nevi. Dünya küre olduğu için bize Düz giderse bulutların içinden geçecekmiş gibi geldiğini farkettik. Güldük. O çok yüksekten uçan uçağı gördüğümde de bu olay aklıma geldi. Demek ki istersek oluyormuş eheheh.
Ardından Merve'yle görüştük. Nicknamelerimden kaynaklı olarak waffle yedik. İlk waffleını yemiş oldu mervede benim sayemde. Wafflelarımızı yedik sahafa gittik ardından. Savaş ve Barış'ın çok eski bir basımını buldum. O kadar eski ki üstünde Harp ve Sulh yazıyor. 1975 yılında basılmış. Kim bilir kimler okudu onu 35 yıla yakın bir sürede. Sonra dün Kardelen'in sahafa gidersen al dediği rus bir yazarın kitabını aldım. Oda 1970 yılında yazılmış. Annemden 3 yaş büyük.
Eski kitapların kokusunu içime çektim uzun uzun. Buram buram yaşanmışlık kokuyordu. Belkide bu yüzden seviyoruz kitap kokusunu. İçinde en özel yaşanmışlıkları anlattığı için. İçinde herkes kendine ait bir şeyler bulduğu için..Kitaplarımı sevdim. Evladım oldular daha ilk günden. Odamın en güzel yerine koydum bile içinde yılları barındıran,kokusu mutlu eden kitaplarımı.
Merve de bulutları seviyormuş. Onunla da yolda yürürken izledik uzun uzun bulutları. Çünkü bulutlar çok güzel. Bulutlar.. Kafayı bulutlarla bozduğumu düşünüyorum bazen.
Ama ne zaman mutlu olmak istesem bulutlara bakmam yetiyor. Ve ben böyle mutluyum.
Smsim dün gece bitti. Kontörüm olmadığı için sms yapamadım. "Neyse zaten yarın kursa giderken elbet bir market görürüm,yüklerim" diye düşündüm. İndim Groseri'ye girdim. Kredi kartı olmadan nakit yükleyişlerde 20 liraya yüklüyorlarmış. BİM böyle mi? 7lira yüklüyordum ne güzel. Bu çevrede de BİM yok ki yükleyelim.
Karşıdan karşıya geçip kursa doğru yürürken BİM olsaydı da yükleseydim. Zaten kursta sıkılıyorum. Derken bir baktım karşı köşebaşında BİM tabelası. İmana geldim bir anda. Bim'in allahla bir bağlantısı var. Ya da ben erdim,bilmiyorum.
Ardından kursa geçtim. Dişlek hatun gelmedi derse bugün. Yoktu yani. Bekledim. Gelmedi . Yok yani sıkıcı geçti bu yüzden kurs. Tam otobüse bindiğimde Merve aradı. Dün görüşme planı yapmıştık zaten. Buluşacağımız yerde indim bende otobüsten. Onu beklerken bulutları izledim.
Bulutları izlemek benim için terapi yöntemi. Herkes simsiyah yollara bakarken mavi gökyüzünün farkında olmak.. Huzur.
O sırada meteorolojinin günün belirli saatlerinde arkalarında sahte bulutlar bırakarak gökyüzünde süzülen uçağını gördüm. Bulutların içinden geçiyordu. Bulutların yanındaydı!
Tamda bu olayı yaşamıştık dün Kardelen'le beden dersinde. Birlikte bulutları izlerken bir uçak geçti. Sanki biraz daha yükselse bulutlara değecekmiş gibiydi. İlerledikçe bulutlara yaklaşıyor gibiydi ama bulutların yanına geldiğinde içinden geçmedi. Trollendik bir nevi. Dünya küre olduğu için bize Düz giderse bulutların içinden geçecekmiş gibi geldiğini farkettik. Güldük. O çok yüksekten uçan uçağı gördüğümde de bu olay aklıma geldi. Demek ki istersek oluyormuş eheheh.
Ardından Merve'yle görüştük. Nicknamelerimden kaynaklı olarak waffle yedik. İlk waffleını yemiş oldu mervede benim sayemde. Wafflelarımızı yedik sahafa gittik ardından. Savaş ve Barış'ın çok eski bir basımını buldum. O kadar eski ki üstünde Harp ve Sulh yazıyor. 1975 yılında basılmış. Kim bilir kimler okudu onu 35 yıla yakın bir sürede. Sonra dün Kardelen'in sahafa gidersen al dediği rus bir yazarın kitabını aldım. Oda 1970 yılında yazılmış. Annemden 3 yaş büyük.
Eski kitapların kokusunu içime çektim uzun uzun. Buram buram yaşanmışlık kokuyordu. Belkide bu yüzden seviyoruz kitap kokusunu. İçinde en özel yaşanmışlıkları anlattığı için. İçinde herkes kendine ait bir şeyler bulduğu için..Kitaplarımı sevdim. Evladım oldular daha ilk günden. Odamın en güzel yerine koydum bile içinde yılları barındıran,kokusu mutlu eden kitaplarımı.
Merve de bulutları seviyormuş. Onunla da yolda yürürken izledik uzun uzun bulutları. Çünkü bulutlar çok güzel. Bulutlar.. Kafayı bulutlarla bozduğumu düşünüyorum bazen.
Ama ne zaman mutlu olmak istesem bulutlara bakmam yetiyor. Ve ben böyle mutluyum.