26 Mart 2012 Pazartesi

Ben başkası olsam.

Ben eğer yakın çevremden birisi olsam kendimi uzaktan severdim. Samimi olurdum ama bir yerde mesafemi korurdum. Çünkü herkesle fazla samimi olmak istemeyeceğini bilirdim.

Mesela yanına gidip bulutlardan bahsederdim ya da bir ağacın rüzgarla savrulan,rengi hoşuma giden bir yaprağını gösterirdim. Ama onu alakadar etmeyecek bir sürü "ben" merkezli olayı anlatmazdım. Hem sararmış yapraklar konuşmak için çok güzel konu değil mi?

Ara sıra girer yazdıklarını okurdum. Hepsini değil. Merak ettiklerimi. Neler yaşadığını,içinde nasıl duygular biriktirdiğini anlamaya çalışmak için okurdum. Sonra konuşurken bunlarla ilgili bir kaç soru yöneltirdim. Ama derinlerine inmemeye özen gösterirdim. Çünkü bu konu hakkında konuşulduğu zaman ayrıntıya girmemeyi sever,bilirim.

Kitap önerisi alırdım. Kitap önerisi reçete gibi aynı,her insanın farklı zevkleri olabilir. Onun sevdiğini ben,benim sevdiğimi o sevmek zorunda değil ama yinede kitap önerisi alırdım. Önerdiklerinin hepsini okumasam bile bir kaç tanesini okumaya çalışırdım. Beğenmesem bile biraz olsun onu anlamak adına fazla kalın olmayanlarından seçip okurdum. Bir insanı anlamanın yolu onun zevklerini benimsemekten geçer çünkü. Bende ona bir kaç kitap öneririm,rus klasiklerine ilgisi olduğu için büyük ihtimalle önereceğim kitap rus yazarın olur.

Kitap önerince müzik önermeden olmaz sonuçta dinlediği çoğu müzikte aşina olduğum müzikler olduğu için önerdiği grupların başka şarkılarını ben ona tavsiye ederim. "Onuda severim ama bunun yeri başka" diye tavsiye ettiklerine üstünlük koyar.

Uzaktan severdim kendimi başkası olsam. Fazla samimiyete gerek yok. Zaten bilirdim onun herkesle samimi olmayacağını..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder