1 Nisan 2012 Pazar

Küçük Prens

Birisi istemişti. Küçük Prensin sevdiğim bölümlerini. Yazayım dedim bende.


  • Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: " Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?" diye sormazlar. "Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?" diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: "Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı" derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: "Yüz bin franklık bir ev gördüm" demeniz gerek. O zaman: "Aman ne güzel!" diye bağırırlar.
  • Çocukların büyüklere karşı pek sabırlı olmaları gerekir.
  • Ama bizlere, hayatı anlayan bizlere numaralar vız gelir.
  • Güneş batılarını severim. Gel bir güneş batması seyredelim.
  • Biliyor musun, insan böyle üzgün oldu mu, güneşin batışını seyretmekten hoşlanır
  • Sen de büyükler gibi konuşuyorsun! Her şeyi birbirine karıştırıyorsun... Kafan darmadağın...
  •  Ve ben bu dünyada bir çiçek tanıyorsam, biricik bir çiçek, benim gezegenimden başka bir yerde bulunmayan bir çiçek ve günün birinde bir koyun gelip de, ne yaptığını bilmeden, o çiçeği kkoparıp yerse, önemli değil mi?  İnsan binlerce, milyonlarca yıldızın birinde yaşayan eşsiz bi tek çiçeği seviyorsa, yıldızlara bakmakla bile mutlu olur. "Çiçeğim oralarda bi yerdedir" der. Ama koyun çiçeği yerse, sanki yıldızların hepsi birden sönüverir. Bu da mı önemli değil?
Ayyaşı bir sürü boş şişeyle bir sürü dolu şişe karşısında oturmuş, sessizce içer görünce:
- Ne yapıyorsun? diye sordu.
Ayyaş korkunç bir bakışla:
- İçiyorum, dedi.
- Neden içiyorsun?
- Unutmak için.
Küçük Prens ona acımağa başladı:
- Neyi unutmak için? diye sordu.
Ayyaş başını öne eğerek:
- Utandığımı unutmak için, dedi.
Küçük Prens ona yardım etmek istiyordu.
- Neden utanıyorsun?
Ayyaş:
- İçmekten, diye cevap verdi, sonra sustu, artık tek bir şey söyleyemedi.

  • Ciddilik üzerinde Küçük Prens'in görüşleri büyüklerin görüşlerine hiç uymuyordu.
  • Küçük Prens de: "Çiçeğim fanidir" diye düşündü. "Çiçeğimin, kendisini savunması için yalnız dört dikeni var ve onu yapayalnız bıraktım gezegenimde!"
  • “Merak ediyorum” dedi, “acaba yıldızlar tek tek yansaydı, o zaman herkes kendi gezegenini tekrar bulur muydu? Bak! Benim gezegenim tam üstümüzde. Ama öyle uzakta ki!”
  •  İnsanlarda ise hayal gücü yok. Sadece sizin söylediklerinizi tekrarlıyorlar. Benim gezegenimde bir çiçeğim vardı ki, her zaman ilk konuşan o olurdu.
  • sen benim için sadece küçük bir çocuksun. Diğer küçük çocuklardan hiçbir farkın yok benim için. Sana ihtiyacım da yok. Aynı şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. Bana ihtiyaç duymuyorsun. Ama beni evcilleştirirsen eğer, birbirimize ihtiyacımız olacak Sen benim için tek ve işsiz olacaksın, ben de senin için.
  • Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!
  •  “Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”
  • “Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi.
  • “O halde sadece çocuklar ne aradıklarını biliyor” dedi küçük prens. “ Bezden bir bebeğe bağlanıyorlar ve bu onlar için çok önemli hale geliyor. Eğer ellerinden alırsanız, ağlamaya başlıyorlar.”
  • “Eğer elli üç dakikam olsaydı,” dedi küçük prens, “bir su pınarına doğru ağır ağır yürürdüm.”
  • “İnsanın dostu olması iyidir. Ölecek olsa bile. Ben tilkiyle dost olduğum için çok mutluyum.”
  • “Yıldızlar çok güzel... Çünkü içlerinden birinde, şu an göremediğim bir çiçek yaşıyor
  • Çöl çok güzel çünkü bir yerlerinde bir kuyu gizliyor.
  • “İnsanlar,” dedi küçük prens, “ne aradıklarını bilmeden hızlı trenlere doluşuyorlar. Endişe ve telaşla, aynı yerde dönüp duruyorlar.” Bir an durakladıktan sonra ekledi: “Çektikleri sıkıntıya değmez bu.”
  • Ama gözler göremez. İnsanın kalbiyle bakması gerekir.
  • İnsan birinin kendisini evcilleştirmesine izin verirken, bir parça da ağlamayı göze alıyor demektir.
  • “Geceleri yıldızları izlersin. Benim yaşadığım yarde her şey jo kadar küçük ki, sana gezegenimi gösterebilmem imkansız. Ama böylesi daha iyi. Çünkü içlerinden birinde benim yaşadığımı bileceksin. Hepsini seveceksin. Hepsi senin dostun olacak. Ve sana bir hediyem var...”
“Geceleri gökyüzüne baktığında, yıldızlardan birinde benim yaşadığımı ve orada gülüyor olduğumu bileceksin. Bu yüzden sana sanki bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Bütün dünyada yalnızca senin gülen yıldızların olacak.“
Ve bunu söyledikten sonra yine güldü.
“Ve üzüntün geçtiğinde – çünkü zaman bütün acıları iyileştirir- beni tanıdığına memnun olacaksın. Daima benim dostum olarak kalacaksın. Benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Be zaman zaman, sadece bunun için gidip pencereyi açacaksın... Gökyüzüne bakarken güldüğünü gören arkadaşların buna çok şaşıracaklar. Sen de onlara: “Ah, evet, yıldızlar beni hap güldürürler” diyeceksin. Onlar da senin deli olduğunu düşünecekler. Görüyorsun, sana ne kadar kötü bir oyun oynadım...”
Ve bir kez daha güldü.
“Aslında ben sana bir sürü yıldız değil de, kahkaha atabilen bir sürü zil vermiş gibi oldum.”
  •  Şimdiyse, geceleri yıldızları dinliyorum. Sanki beş yüz milyon tane küçük zil, oradan bana gülüyor. 
  • Bu gerçekten büyük bir sır. Sizler gibi, benim gibi küçük prensi sevenler için, evrenin kim bilir neresindeki bir koyunun bir çiçeği yemiş ya da yememiş olması çok önemli bir şeydir. Gökyüzüne bakın. Kendinize “Acaba koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi?” diye sorun. Bakın her şey nasıl da değişiyor.  Ve bunun neden bu kadar önemli olduğunu büyükler asla anlayamazlar...

2 yorum:

  1. Küçük prensi sadece gereksiz bir aptal çocuk kitabı olduğunu düşünen saçma insanlardan olmaman ne hoş. Keşke senden sınırlı sayıda olmasaydı :D

    YanıtlaSil
  2. Çıkrığı çevirdi. Çıkrık bir fırıldak gibi dönüyordu. "Duyuyor musun?" dedi. "Kuyuyu uyandırdık. Şarkı söylüyor."

    =) ben de burayı çok sevdim işte

    YanıtlaSil