18 Mayıs 2012 Cuma

O yollar yokuş yukarı bana girdi bisiklet pedalı

Bugün sürekli gittiğim dümdüz yolda yine bisiklet sürüyordum. Yolu tarif edecek olursam 1 kilometre uzunluğunda tamamen düz yokuşsuz uzun geniş bir yol. Birde sakin olduğu için genel tercihim gidip orada bisiklet sürmek oluyor.


Yine orada bisiklet sürerken macera arayan ben kalıplarını aşıp "Hadi arka sokaklara gir bir sürü sokak var yeni yerler keşfet" dedi. Bende onu kırmamak için girdim küçük bir sokağa başladım sürmeye.


Adana'nın, daha doğrusu yaşadığım semtin arka sokaklarında hala mahalle kültürünün yaşadığını gördüm. Kalabalık aileler,sokağa koyulmuş sandalyeler,sokakta maç yapan çocuklar ve köşede oturup sohbet eden anneleri... Havasız olan sokaklar bile gördüm. Yani bir sokak açık alan nasıl havasız olur orasını bilmiyorum. Sokakta yaşayanlara sormak gerek.


Çok dar sokaklardan geçtim bir arabanın anca geçebileceği sokaklar. Her evin minik avlusu olan sokaklar. Hatta bazı avluların kapıları tahtadan derme çatmaydı. Hoşuma gitmedi değil. Labirent gibi hepsi birbirine bağlanan bir sürü sokaktan geçtim.
Bu sokakların birince çocuğun biri bana ağaç dalı fırlattı. Neyse ki bana çarpmadı. Demiştim ben çocuklar çok fazla şiddete eğilimliler diye. Bende nasibimi aldım.


Sonra maceracı kişiliğim tekrar ortaya çıktı "Yeter buralarda sürdüğün hepsi aynı gibi git şimdide başka yerlere doğru büyük yollardan sür" diyerekten metro yoluna çıktım oradan dümdüz sürdüm. (Kaybolmamak için metro yolunu takip ettim. Olur da kaybolacak gibi olursam metro yolunu takip edip tekrar eve dönmek için.



  • Ben hızlı hızlı sürerken göze giren minik böcek demiştim,buda arkadaşım tanıştırayım; hızlı hızlı bisiklet sürerken içe giren eşek arısı.



Dümdüz gitmeye başladım. Arabalar geliyor. Kornaya basıyorlar tedirgin oluyorum. Işıklarda duruyorum. Arabalar yanımdan hızlı hızlı geçiyor. En son bir altgeçite geldim ki alt geçit demeye bin şahit ister dimdik bir yokuş. Haydi dedim yokuş inen yokuş çıkar ama sen in. Bir inişim var ki. Huuuffff. Hıphızlı. Yanımdan hıphızı arabalar geçiyor. Birde altgeçit olunca yankı yapıyor, bende bağırdım "ALMANYAYAAAAAAAAAAAAAA" diye artık o yankıyla ne anladılar bilemicem.


Ve ben tam o indiğim yokuşu pedallara asıla asıla çıkarken pedalım kırıldı. Siz kırık pedalla yokuş çıkmak nedir bilir misiniz? Nerden bileceksiniz!! Kırık pedalla arabalı yollarda zor zor sürdüm bisikletimi. Sonra hemen ilk göbekten dönüp tekrar o yokuşu inip tekrar kırık pedalla yokuşu çıkıp hızlı hızlı eve döndüm. Tabi eve döndüğümde bacaklarım tamamen iflas etmişti.


Çok korkunçtu yalnız o altgeçit. İngilizce öğretmenimin bir sözü var "Başka yerlerde macera aramayın." Adam haklıymış. Bir daha böyle almanyaya maceraları aramıcam. Sonra pedalımı kırıyorum böyle.

10 yorum:

  1. O dengesiz Adana yollarında ayağının kırılmadığına şükredelim. Amen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kadar da dengesiz değil ya. Yani evet dengesiz ama alıştım artık... yaşayınca insan

      Sil
    2. Kaldırım çalışmaları ve doğal gaz ve elektirik ve su ve fiber internet çalışmalarıyla mahvedilmese daha iyi olurdu ama yollar.

      Sil
    3. hııııı tabi oda var ama biz biraz daha adananın "unutulmuş" mahallelerinde yaşadığımız için. Pek sorun olmuyor

      Sil
  2. O minik avlulu evlerin önünde, labirentli yollarda bende bisiklet sürmek isterim gerçekten ama sanırım o 'unutulmuş' mahalleleri bende unutmuşum. Neresi olduğunu merak ediyorum doğrusu. Gerçekten nerede o mahalleler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece o küçük mahalleler unutulmamış ki. Hayatını o yollarda geçiren o kadar "unutulmuş" insan da var ki.. Eğer binaların arasından (kuzeyden) aşağılara doğru inersen zaten binaların yerini iki üç katlı evlerin aldığını göreceksin. İşte o sokaklardan birine sap gez her birini. O unutulmuş sokakları,evleri,insanları hatırla. Olurda bulamazsan bir gün birlikte bisiklet sürebiliriz?

      Sil
    2. En kısa zamanda o sokakları gezicem ve seninle tabiki bisiklet sürmek isterim.

      Sil
  3. ''Ali,unutulmuş mahalleler,unutulmuş insanlar...Hiç bir şeyi unutamamışlar.''
    Bisikletimi kapıp adanaya uçmak istiyorum. Malum daha tatile girmedik. Ama olursa seninle görüşüp ne biliyim eğlenceli şeyler yapabiliriz. Kitap falan okuruz. Benim dedem mesela eski yazar. Öldüğünde 3 defterini kapıp,saklamıştım. Bilmiyorum,bulutlara olan sevgim ve sempatim. Senin bulutları çok sevmenle başladı. Yani,ben 2 yıl kadar önce kafamı gökyüzüne kaldırmazdım. Bulutları bildiğim için mutluyum. Müzik dinleriz. Beatles,Pink Floyd,Queen vs.
    Fırata hep sempatim vardı. Seviyorum onu yea. :D Her neyse,bisiklet severim. Yokuş aşağı inmeyi severim. Waffle severim. :D Ha bi de sana waffle ısmarlarım. :D Ehehe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bisikletini kap gel adanaya! Ayrıca kafasını gökyüzüne kaldırmayan insanlar içinde bulunduğu anı yaşamayan insanlar,ya geçmişe takılmış ya geleceğe odaklanmış insanlar..
      Dedenin defterlerini okumam için ne yapmam gerek bilemedim ve heyecanlandım şimdi uuu beybi beybi :D
      Yokuş aşağı inmeyi,o rüzgarın uğultusunu kulağının içinde hissetmeyi herkes sever. Önemli olan yokuş yukarı çıkabilmeyi sevebilmek. (Gaf yaparım böyle de :D)
      Bana waffle ısmarlayanlarla ciddi düşünüyorum........

      Sil
    2. Dedemin defterlerini kimseye okutmuyorum genelde. Aileme göstermedim. Çünkü 20 küsür kitabı vardı. Anca üçünü aldım. Geri kalanını yaktılar. Niye,bilmiyorum. Ama sana okutabilirim. Okumak için senin bişey yapmana gerek yok,benim oraya gelmem yeterli. Eve dönerken seni kaçırabilirim.(izmir'e) Waffle... Nasıl,ne kadar istediğin önemli değil. :D :D Ha bi de benim şöyle bi fantezim var. Kitap koklamak. :D Yani,o kitabı aldıktan sonra 30 dakika 1 saat falan kokladıktan sonra başlıyorum. :D Garibim.:D Ya yokuş yukarı olayı çok sinir bozucu. Ama kıbrıstayken baya bisiklet sürmüştüm. Ama baya. Yokuş yukarı,aşağı.Her türlü. :D O yüzden alışkınım diyebilirim. :D

      Sil