7 Haziran 2012 Perşembe

Anlam veremiyorum bazen.

İnsanlar.. İnsanlar hâlâ hayatlarını yaşıyor. Kimse "Ali evde asosyal asosyal oturuyor " diyerekten hayatından taviz vermiyor mesela. 


Bugün uzun zaman aradan sonra evden (bisiklet sürmek için değil) çıktım. İnsanlar minicik kaldırımlara doluşmuş oradan oraya boş bir amaç uğruna yürüyorlar. Bende yürüyordum,hepsi gibi. Mağazalara girip çıkıyorlar.. "Bunun iki beden küçüğü yok mu? Bunun mavisi yok mu? Gömlekler hangi katta?" İnsanlar yapması gerekenlerden yaşadıkları ana odaklanamıyorlar. 32489758932 insan gördüm bir tanesi bile durup gökyüzüne bakmadı. Bir an kafasını bile kaldırmadı. İnsanların değil et yığınlarının arasında yaşadığımı farkettim.


Tüketim çılgınlığı. İnsanlar alışveriş yapmaktan mutluluk duyuyorlar. Bir insan kendine kıyafet aldığı için neden mutlu olur ki? Anlam veremiyorum. Sanırım bu yüzden kitaplığımdaki kitap sayısı > gardrobum.
Onlarca kredi kartı kullanıyorlar. Her ay kredi kartı ekstreleri mektup olarak evlerine geliyor. Mektuplar mutsuzluk saçıyor. Halbuki bana gelen mektuplar çok güzeller. Dört gözle bekliyorum mektup gelmesini. Ama çoğu insan "Yine mi zarf geldi?" diye düşünüyor. Hayatlarına giren tek zarf kredi kartı ekstreleri. Ne acı ama.


Mektuplar deyince mektup arkadaşlarımı özledim. Hepsine tek tek yeni adresimi atmam gerek. En yakın arkadaşlarım benden yüzlerce kilometre ötedeki insanlar. O kilometreleri kelimelerin gücüyle aşıyoruz mesela. Her gün yanımda gibiler. Herkesten ayrı tuttuğum. Yaşadığımız tek sorun mektupları geç atmaları..


Her insana potansiyel sapkın,seri katil,ruh sağlığı yerinde olmayan insan gibi bakıyorum artık. Sanki bankta oturan yaşlı adam bana işkence edip öldürecek gibi. Ya da şuradan elinde Migros poşetleriyle dönen teyze beni kaçırıp 3 gün boyunca aç ve susuz bırakacak gibi. Acaba kimse benim hakkımda da böyle düşünüyor mudur?  Ben kendimi yolda görsem "Neyin kafası bu böyle boş boş bakıyor" derdim doğrusu.


Kıvanç tatlıtuğun kutuplardan basık ekvatordan şişkin halini gördüm. Sevgilisiyle parkın bankında oturuyordu. Yakışıklı çocuk allah var. Renkli gözlü sarışın marışın bir şey. Sevgilisi de güzel kızdı. İdeal çiftlerdi ama çocuk "Aşgım foto çekilek mi" dedi ya. Tamam işte tüm karizmayı çizdirdi. Sen git kıvanç tatlıtuğ'a benze o kadar allah sana renkli göz versin sarışınlık versin sen git aşgım foto çekilek mi de. Oldu mu bu şimdi? Yani şimdi Ian Somerhalder karşınıza geçip Nasrettin Hoca fıkrası anlatıp kahkahalara boğulsa yine onu seksi görür müydünüz? Ya da Adriana Lima gelip bana "Görümcem böyle böyle yapmış" dese sanırım soğurdum ondan. Hı burda yanlış anlamayın adana ağzıyla konuşanları küçük gördüğümden değil sadece garipsedim. Yani adriana lima gelse "Hadi aşgım foto çekilek" dese bence ister istemez herkes garipser. O misal işte.


Sanırım dışarı çıkmayı tamamen kesmeliyim. Bende iyi etkiler yaratmıyor yazdıklarıma bakacak olursam.

9 yorum:

  1. Kimse değilim ben. Yürürken havaya baktığı için tabelalara çarpan kızım. Canım yanıyordu belki,ama ne yapayım. Bulutlara bakmaya doyamıyordum. Yalnız değilsin,kilometrelerce öteden sen benim kim olduğumu bilmediğin halde bu yazımla geldim sana.

    Ian Somerhalder onu yapsa arkama bakmadan kaçarım. Eheheh. Tip değil benim istediğim ki. Hani,aşık olmak. Bulutların üstünde olmak ya. Ben işte onunla bulutların üstüne çıkmak istiyorum. Sevmek istiyorum. Bir et parçasını değil,düşünen birini.

    Dolabım,
    5-6 tişört,1-2 pantolon&şort.Diğer bazı şeyler.
    Kitaplarımı sığmadıkları için giysi dolabıma koyuyorum biliyor musun?

    Asosyal olmak.Kitapların diyarında dolaşmak daha iyi,düşüncesiz gereksiz et parçalarının arasında olmaktan.

    3 yıldan beri okul ev dershane. Başka hiç bir şey yok. Yaz tatillerinde,bir yere gidersem de. Başım kitaptan kalkmadığı için. Yanmıyorum. Hep de beyazım. Neyse. Bu nasıl buraya geldi.

    Bayıldım Ali. Beni anlatmışsın tekrardan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eheheh Belki bir gün göğe bakma durağında oturup bulutları izleriz. Beğenmene sevindim,teşekkürler :)

      Sil
  2. Aşgım foto çekilek mi :D
    Bu yazın gerçekten müthiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşgım foto çekilek mi ya? Teşekkürler :D

      Sil
  3. Ali ya lütfen almalı vermeli başlık atma gözünü seveyim arkadaşlara sesli sesli okuyayım dedim ama başlığı -veremiyorum bazen- diye okuyunca devamını dinlemediler bile :D rezil oldum

    YanıtlaSil
  4. Yazı çok güzel ve çok haklısın ama en çok ne ilginç geldi biliyor musun? Mektup arkadaşı olman, arkadaşının olması. İnternet var diye kimse mektup nedir bilmiyor. Aslında ben ne çok seviyorum birine saatlerce yazmayı bilsen... Ama şimdi kalkıp birine mektuplaşalım desem bana güler. Gerçi 'mektuplaşalım' diye bir kelime var mı bilmiyorum ama, güzel olurdu bir mektup arkadaşı. Çok uzak şehirlerde kalan öyle çok arkadaşım var ki... Ve en yakınım dediklerim. Bağlar çok önemlidir. Birine bağlanınca gerçekten bağlanırım mesela. Koptuklarında da bir parçam eksilir, ben ben olmam sanki. Neyse nerden geldim buraya bilmiyorum :D Aslında tanışmıyor olsak da beni anlatıyorsun ya bazen, çok iyi hissediyorum. 'Et yığını'ndan başka bir şey yok dediğim zamanlar aklıma se, sana yorum atanla, ben ve arkadaşlarım geliyor. Bu ülke için hala bir umut var diyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence o arkadaşına bir kere mektup atarsan devam ettirecektir. Çünkü o mektubu almanın mutluluğu hiçbir şeyde yok. Her gün posta kutusunu kontrol etmek. Bence sen ve arkadaşında o et yığını arasında farkınızı ortaya koyabilirsiniz. Eheh. Bu ülkeyi bilmem ama bizim için hala bir umut var.

      Sil