15 Şubat 2012 Çarşamba

Yanlışlıkla aşık olduğum insanlar var.

"İnsan farkında olmadan nasıl aşık olur yeaaa.s.s." dememek lazım. Oluyormuş işte. Nasıl mı? işte böyle.

8 Şubat 2012. Her zamanki çarşambalardan bir farkı yoktu. Okula gittim ardından eve döndüm. Feysbık tivitır tamblr sekmeleri arasında fink atarken,feysbuk anasayfamda onun fotoğrafı belirdi. Gözleri çekik ama çekikliğine rağmen benim çekik gözlerim kadar küçük değil. Saçları çok uzun değil ama sevdim. Her ne kadar dişlek fetişim olsa da (dişlek insanların gülüşlerine dayanamıyorum,eriyorum,ölüyorum) dişleri fazlaca düzgün. Buda gülümsemesini çekici yapıyor ama ne olursa olsun bir dişlek gülümsemesi değil.

Önceden de görüyordum onu. Fotoğraflarına bakmışlığım var. Bu sefer sıcak sıcak fotoğraf atmışken bir yorum yazayım dedim. Samimi bir yorum attım. Yorum fotoğrafın güzelliğiyle veya kendisini öven bir yorum bile değildi. Hatta gerçekçi bakarsak göte tokat enseye şaplak tarzında bir yorumdu. Karşılık olarak tırt bir yorum gelince sinirlendim deli gibi küfrediyorum nasıl böyle bir cevap verir diye. Şimdi düşününce tırt dediğim yorum benim o yazdığıma fazla bile. Neyse ki ben böyle krizler geçirirken Mesaj kutusu kırmızı bir gösterdi açtım hemen mesaj atmış. Yüzümdeki fuck yeah ifadesini tahmin edemezsiniz. Sanki bana aşık olmuş aşkından ölüyormuş gibi bir havalara girdim ben. Tabi sonra hayal dünyamdan çıkıp mesajına karşılık verdim. Böylece konuşmaya başladık.

Konuştuğumuz ilk konuların ergen gündemi olması şaşırtıcı değil. "Niye sen vanpir misin gardaş"lar,"uff snne be slk"lar,"eşeğin sikleri havada uçuşup durdu. İlk konuşmamız böylede rahattı.

Benim düşündüğümden 1 yaş küçük çıktı. Dedim zaten bok gibi konuşma. Yeterince sıçtık içine bari sıvıyalım. Küçüksün çömezsin gibi şakalar komiklikler devam etti konuşmamız. Konu benim zayıflığıma geldi işte. Kilo alamıyorum gibisinden acıtasyon yaptım. Acıtasyon yapınca insanlara yakınlaşmak daha kolay oluyormuş bunu farkettim. Üzülmüş gibi yapınca hemen bir yakınlık kuruldu aramızda.

Saat 11 olunca benim artık uyumam gerektiğini farkettim çıkacağımı söyledim numaramı istedi verdim çıktım ardından. Numaralar verilince ikinci bir boyuta taşındı konuşma. Şakalar komiklikler biraz daha flörte bıraktı yerini. Bir hayatımlar canımlar havada uçuşmaya başladı. Konuşuyoruz. Her gün sabahtan akşama kadar mesajlaşıyoruz.

Sonra baktımda bu kadar çok konuşmuşuz ki böyle uyumadan önce onu düşünür olmuşum. Durmadan mesajlaşmamız da bunu alevlendiriyor zaten. Baktım biz aslında sevgili gibi olmuşuz meğersem. Burasıda benim evimmiş meğersem.

Dedim yeter mesaj attın Ali kendine gel. Mesaj atma bir iki gün bakalım aklına gelecek mi mesaj atmak. Atmadım ilk gün,oda atmadı hiç. Ben anasını avradını elimden geçirdim atmayınca.. Ama öteki gününde özledim diye mesaj atınca böyle bir savaşı kazanmış havalarına girdim egolarım şişti şişti böyle... Konuşmaya başladık tekrar. En güzel evresini yaşıyoruz ilişkinin doğrusu. Sevgili değiliz ama konuşuyoruz evresi. Candır bu evre ya. Tanışma yavşama kaynaşma falan.. Zaten benim ciddi bir ilişkiye heves ettiğim söylenemez. Oda halinden memnun gibi durduğuna göre sorun yok demektir şu anda. Ayrıntılı bir şekilde sevgili konularını konuşmadık ama ben şu anda eğleniyorum. Ve sanırım yanlışlıkla aşık oldum.

Neyse büyük ihtimalle geçer yakında. En azından birilerini sevebiliyorum hala bunu farkettim. Çünkü öyle bir duruma geldim ki Hipotalamus'umda sorun olduğunu düşünmeye bile başladım. (Hipotalamus: Beyinde duyguları kontrol eden birim.) O derece duygusuzluğun üstüne böyle şeyler hissedebiliyor olmam iyidir iyi. Hem aynı şehirdeyiz. Görüşürüz ederiz falan filan. Bakalım artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder