21 Şubat 2012 Salı

İngilizlerin bir deyimi vardır "First Impression"

Bugün günlerden salı. Benim için işkencenin öteki adı. 4 ders ingilizcenin üst üste olduğu o ibretlik gün. 

4 ders ingilizce acı çektire çektire bitti ardından bir derste 12.sınıfları bekleyip bindik servislere.. Ama bugün artık benim için dershane başlangıcı. 3 yıl aradan sonra tekrardan dershaneye gidiyorum. Bugünde ilk günümdü dershanedeki. 

Dershaneye vardığımda 4buçuktu saat. 5buçukta başlıyordu ders. Bir saat naparım diye düşünürken kulaklığımın bozuk olduğu aklıma geldi. Kulaklığı bozuk insanın hayat damarlarından birisi kopmamış demektir. Çünkü kulaklık insanı hayattan soyutlayan en önemli nesneler arasında. Hemen hayat damarlarımı kopartıp bir plazadaki telefoncudan kulaklık aldım. Sonra plazada gezinirken bir baktım kitapsan. Tamam dedim bundan sonra bu 1 saatlik arayı kitapsanda kitap okuyarak değerlendiriyorum.

Bestseller'ları aşarak gittim dünya klasiklerinin yanına. Gözlerim Tolstoy'a ayrılmış bölümü aradı. En alt rafa atmışlar Tolstoy'umu sinir oldum. O kadar saçma salak bestseller'lar çok güzel yerde tolstoy en gözden uzak en aşağıda. Savaş ve barışı alıp okumaya başlayım derken ne göreyim!? Savaş ve barış iki ciltli ve ciltler paketli. Böyle şeffaf jelatin gibi bir şeyle paketlenmiş. Niye paketliyorsunuz yani niye? İnsanlar açıp bakacak belki içine ya da dershane vaktinin gelmesini beklerken açıp okuyacak değil mi? Bu yaptığın sığar mı insanlığa Can yayınları? Sığar mı insanlığa İletişim yayınları? Sığar mı Atalay? Bir daha sinir oldum bu duruma.

O zaman kaderin gözü kör olsun Savaş ve Barış'ı almak gerek bir gün dedim ve Anna Karenina'yı okuyayım o zaman dedim. İş Bankası yayınlarının çevrisine baktım bokumun götü gibi. Sanki normal bir olayı anlatıyorlar. Artemis yayınları daha edebi bir şekilde çevirmiş. Tabi bunları saptayana kadar yarım saat geçti. Sahi kitaplarlayken zaman su gibi akıp geçiyor.. Haberim bile olmuyor nasıl geçtiğinden zamanın.

Anca bir bölümünü okudum kitabında sonra çıkıp dershanenin yolunu tuttum. Kantine asmışlar hangi sınıflarda derse gireceğimizi. Ama ben nereden bileyim kantin nerede ilk günüm daha. Neyse bozuntuya vermeden çıktım herkesin gittiği yere doğru yürüyünce kantini buldum tabi. Baktım sınıfıma. Gittim ardından.

Sınıfım 7. kattaydı. Asansör bekledim; gelmeyince "Haydi Ali tabana kuvvet" yedi katı merdivenle çıktım. Çıkarken öyle hatunlar gördüm ki uuuu beybi beybi. Böyle kızlarla aynı dershanedeymişim meğersem. Bir bacak boyları var bir gözleri var bir dudakları var maşallah maşallah. Birde giyinmişler süslenmişler püslenmişler makyaj yapmışlar. Valla ben eğer önce eve gidip, dershaneye gidecek olsam eşofmanla giderdim. Görünce şaşırdım. Tebrik ettim. Bu azimlerini eğer derslerde gösterirlerse her biri bir ODTÜ efendime söyleyim bir Hacettepe kazanırlar bence.

Sınıfa girdiğimde aynı dershaneye kaydolan sınıf arkadaşımla aynı sınıfa düşmüşüz. Her insanın yapacağı gibi oturduk yanyana sınıfı tarıyoruz. Tabi dershane koridorlarında ne kadar defileden fırlayıp gelmiş hatun varsa girdiğim sınıftada o kadar kezban vardı. Tamam insanları dış görünüşüne göre eleştirmek benim haddime değil ama yani o tipler jdkfshgkjsdf....... Yok yani bir tane güzel kız yok sınıfımda böyle bakışacağım konuşacağım cilve yapacak falan fistan. Tamam bende süper yakışıklı bir insanım demiyorum hatta okuldan çıkıp gittiğim için daha bir uyuz halimle gittim ama elimde değil insanları hep dış görünüşleriyle eleştiriyorum istemeden. Önce bir kendi tipime bakmam gerek biliyorum.

Geçtim en ön sıraya oturdum dersin başlamasını bekliyorum. İlk iki ders türkçeymiş. Hiç samimi olmayan bir hoca girdi derse. Yeşil gözlü kumral tenli kafasının tepesi hafiften açılmaya başlamış ama bir o kadarda düzgün burnu olan orta yaşlı bir adamdı. Dersi anlatırken duvar kenarı ön tarafta oturan uzun saçlı taytlı ve altına bacağının iki katı bot giymiş kız durmadan derse atlayıp durdu. Hoca "İki çeşit tamlama vardır" diyor kız "Belirtili belirtisiz..." diye atlıyor. Hoca isim sıfat diyor kız yine atlıyor. "Sus lan amın feryadı iyi ki biliyorsun. Bizde biliyoruz ama senin gibi atlamıyoruz her boka."  demek istedim ama demedim. Diyemedim. Zaten bu kız tenefüslerde beni kesti ki uyuz oldum. Hayır yani eğer benim bu 4 ders ingilizceden çıkmış halimle bile biri beni kesiyorsa bir umut var demektir.. 

İki ders çabucak geçti bitti gitti. Ardından gelen matematikçi ise tam emekli matematik öğretmeni kıvamındaydı.  Göbekli,patates burunlu sol kaşının başlangıcında bir et beni bulunan samimiyetsiz bir hocaydı. Samimiyetsiz diyorum çünkü ben "dershaneye giderim dershaneyi severim rerörerö" kafasıyla giderken bu adam yüzünden dershaneden soğudum. Öyle anlatıyor ki dershaneyi ticarethane gibi. Birde bunu çok güzel bir şeymiş gibi anlatıyor. Vay efendim dershanesiz olmaz dershane şart en iyisi bizim dershane. Öteki dershaneden öğrenciler derslerimize giriyorlar hayran kalıyorlar. Ya bi sus allasen ya. Sus amına koduğum sus matematiği anlat çık ne övüyorsun bu kadar dershaneyi. 
Sinir oldum matematikçiye. Bakalım belki öteki derslerde kendini sevdirir. Sanmıyorum tabi. Ben bir kere sevmezsem sikseler sevemem birini öyle. 

Ders bitti indim aşağıya güneş battığından hava soğumaya başlamıştı. Evle dershane arası yürüyerek 25 dakika. Saate baktım daha 19.50 yürüyerek gitsem 8çeyrekte evdeyim. Yürümeye başladım yeni aldığım kulaklığımı taktım. James Blunt'ın Some kind of trouble albümü açtım yürüyerek eve gittim. Yürümek çok güzel bir terapi. Yürüdükçe kendime geliyorum. Soğuk hava yüzüme çarptıkça daha iyi hissediyorum kendimi. Hayattan kopmuş bir şekilde yürürken özellikle. 

Sonra bir baktım eve gelmişim. Yollar ayağımın altından kayarcasına bitmiş. Yorulmuşum baya. Hemen sıcacık tarçınlı süt hazırlayıp odama geçtim. Bir yandan sütümü içiyorum bir yandan yazımı yazıyorum. Zaten yorgundum bu tarçınlı sütte iyice uykumu getirdi. postu bitirdikten sonra ilk olarak çantamı hazırlarım ardından yarım bıraktığım kitaplarımdan birini okuyup uyurum. Yeterince yoruldum. nefis bir uyku beni bekliyor.

4 yorum:

  1. Resmen dershane hayatına geri götürdün beni:D sevdim ama güzel anlatmışsın:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende geri döndüğüm için böyle oldu sanırım, teşekkürler :D

      Sil
  2. çok güzel anlatmışsın

    YanıtlaSil