24 Aralık 2011 Cumartesi

Bugün kendime farklı bir cumartesi yaşattım

Sabah uyandığımda eşofmanlarımla özel derse gitmek yerine üstümü değiştirdim. Farklılık olsun istedim bugün. 
Özel dersten sonra Begüm'ü ayartıp dışarı çıkarttım. Asosyalliğimi yenmem gerek artık. 2 aydır bir insan yüzü görmedim yahu. Ev okul özel ders üçlüsünde geçiyor hayatım. Çıktık. Begüm her zaman olduğu gibi üşendi bir şeyler yapmaya; o gitti, ben tek kaldım. Tek yürümeyi her zaman biriyle yürümeye tercih etmişimdir zaten.
Bugün kendime farklılıklar yaşattım. Bir sürü mağazaya geçtim. Sıkılana kadar bir şeyler denedim. Bunun farklı rengi yok mu? Şunun şurası şöyle olanı yok mu gibisinden saçma salak sorular sorup beğenmedim hiçbir ürünü. Binlerce insan gördüm. Herkes zevkle alışveriş yapıyorlardı. Ben kendimi zorlaya zorlaya mağazaları gezerken onlar hobareyy diye mutlu mutlu geziyorlar. Sanırım aramızdaki fark bu. İnsanlar dışarı çıkarken süsleniyorlar. Çok garipsedim neden bilinmez.
Bugün kendime farklılıklar yaşattım. Dışarıda yemek yedim. Pek sevmem dışarıda yemeyi ama bu sefer dışarıdan yiyeyim dedim. Yediğim dönerin tadı da gayet damağımda kaldı. Ama çok şiştim,o son lokmayı yememeliydim.
Bugün kendime farklılıklar yaşattım. Kitapçıları gezdim. Her yer bestseller kitaplarla dolmuş taşıyor. Bir Tolstoy bulacam diye ebesinin nikahındaki kitapçılara gittim. Herkeste bir dizüstü edebiyatı furyası zaten. Okumayın demiyorum çünkü bende okuyorum ara sıra eğlenceli kitaplar yani hakkını yemeyelim. Ama bir kitapçıdan da gidip 10 kitap alıyorsanız 10 tanesi popüler kitaplar olmasın bence..
Bugün kendime farklılıklar yaşattım. Onlarca hayatımın aşkıyla göz göze geldim. Bir sürü güzel gülen insan gördüm,apaçileri gördüm. Her yer tiki dolmuş bunu farkettim. Hatta boyutu aşıp bazen renkli gözlü insanlara yiyecekmiş gibi baktım. Bunların dışında "o"nunla ilk bardakta mısır aldığımız yerden,ilk ıslandığımız yerlerden geçtim. Hiç üzmedi beni. Ben gözlerimin dolar diye düşünüyordum ama kalbim o kadar taş bağlamış ki hiçbir şey hissetmedim o yanımdayken anlamı olan yerlerden geçerken. Neyse.
En son ayaklarım bana itaat etmeyi kesince eve geldim. Sadık dostum yalnızlık kapıda karşıladı beni büyük bir mutlulukla. Kendisi de farkında çünkü ne kadar yakınsam dahi beni tek mutlu eden o. Oturdum kendime bir yorgunluk (sütlü) kahvesi yaptım. Kahvemi yudumlarken müziğimi açtım.. 
Mutluluk benim için dışarıda değil. Veya insanların arasında değil. Bugün bunu daha iyi anladım. Mutluluk benim için müzikler eşliğinde hayal kurmak,kitap satırlarının arasında kaybolmak.. Ben yalnızım ve yalnızlığımla mutluyum. Evet bunu bugün çok daha iyi pekiştirdim.

2 yorum:

  1. Düşündüm de , yazılarını okumak gercekten keyifli :)

    YanıtlaSil
  2. Ama çok teşekkür ederim ki. Kocaman kalp :)

    YanıtlaSil